innemâ eşku bessi ve hüzni ilallah, ve alemu minallahi ma lâ ta’lemûn
- hatta psikoloji
- 6 Eki 2024
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 Haz
hat | kaynak | yazım usulü | hattat | video |
---|---|---|---|---|
innemâ eşku bessi ve hüzni ilallah, ve alemu minallahi ma lâ ta’lemûn | Yusuf Suresi 86. Ayet | Celi Sülüs | Cemali Gündoğdu | |
English
He said: "I only present my weariness and sorrow to Allah; the God I know is not the God you know.
See that Allah sees your exhaustion. When you say "I’m done," He is ready to say "I am here!" Understand that He knows you are grieving. He hears your tears for what you’ve lost. He takes your hidden pains seriously. He is aware of the silent screams of your helplessness. He knows your need to express yourself. He sees that you are hungry to be understood. The deaf walls of the city don’t understand you. The sparkle of store windows doesn’t share in your feelings. The dazzling promises designed to deceive you wound your heart. The quick toys of pleasure that seek to multiply leave your heart empty. The more you’re distracted, the more disappointment you face. There’s no sound of rain here to bring you peace. This place does not satisfy your heart.
Speak your exhaustion and helplessness only to Allah. He is the Merciful. Complain to Him about what consumes you. Tell Him what makes you grieve. Never complain about Him to others, but complain to Him about others. Do not complain to the merciless about the Most Merciful. The merciless should be complained to the Merciful.
عربي
قال: «إنما أشكو بثّي وحزني إلى الله؛ فالله الذي أعرفه ليس كما تعرفونه.»
فانظر، إن الله يرى انكسارك. حين تقول "لقد انتهيت"، يكون مستعدًا ليقول "أنا كفايَتُك". افهم، إنه يعلم بحزنك. يسمع بكاءك على من فقدت. يأخذ آلامك الخفية على محمل الجد. يعلم بصراخك الصامت في لحظات العجز. يعرف حاجتك إلى التعبير. يرى شوقك العميق لأن يُفهَم قلبك.
جدران المدن الصمّاء لن تفهمك. بريق الواجهات لن يواسيك. الوعود البراقة المصممة لتخدعك، تجرح قلبك. انتصارات زائفة تلهيك بلذّات لحظية تترك قلبك فارغًا. كلما انشغلت بها، ازداد خذلانك. لا صوت المطر هنا ليمنحك السكينة. لا شيء هنا يكفي قلبك العطشان.
فاشكُ انكسارك وعجزك إلى الله وحده. هو الرحيم. اشكُ إليه من أرهقك. قل له من أحزنك. لا تشكُه إلى الناس، بل اشكُ الناس إليه. لا يُشكى الرحيم إلى القساة، بل يُشكى القساة إلى الرحيم.
Français
Il dit : "Je ne présente ma lassitude et ma tristesse qu’à Allah ; le Dieu que je connais n’est pas le Dieu que vous connaissez."
Sache qu'Allah voit ton épuisement. Quand tu dis "Je n’en peux plus", Il est prêt à dire "Je suis là !".
Comprends qu’Il sait que tu es en deuil. Il entend tes larmes pour ce que tu as perdu. Il prend au sérieux tes douleurs cachées. Il est conscient des cris silencieux de ton impuissance. Il sait que tu as besoin de t’exprimer. Il voit que tu as faim d’être compris. Les murs sourds de la ville ne te comprennent pas. Le scintillement des vitrines ne partage pas tes sentiments. Les promesses éblouissantes conçues pour te tromper blessent ton coeur. Les jouets rapides du plaisir qui cherchent
à se multiplier laissent ton coeur vide. Plus tu es distrait, plus tu fais face à la déception. Il n'y a pas de son de pluie ici pour t’apporter la paix. Cet endroit ne satisfait pas ton coeur.
Exprime ton épuisement et ton impuissance uniquement à Allah. Il est Le Miséricordieux. Plaindstoi à Lui de ce qui te consume. Dis-Lui ce qui te rend triste. Ne te plains jamais de Lui aux autres, mais plains-Lui les autres. Ne te plains pas à ceux qui sont sans pitié du Plus Miséricordieux. Les sans pitié doivent être plaints auprès du Miséricordieux.
日本語
彼は言った。「私は自分の疲れと悲しみを、ただアッラーにだけ訴える。私の知っているアッラーは、あなたたちが知っているアッラーとは違うのだ。」
見よ──あなたの消耗を、アッラーは見ておられる。「もうダメだ」と言った時、「Ben buradayım(私はここにいる)」と仰る準備ができている。あなたの悲しみを、理解しておられる。失ったもののために流す涙を、聞いておられる。心の奥底にある隠された痛みを、真剣に受け止めておられる。絶望の中で上げる沈黙の叫びにも、耳を傾けておられる。
言葉にできない想いがあることを、知っておられる。誰かに理解されたいと切に願っていることも、見抜いておられる。
都市の冷たい壁は、あなたを理解しない。ショーウィンドウの輝きは、あなたと共感しない。あなたを欺くように仕組まれた派手な約束は、心を傷つける。瞬間的な快楽を与えるだけの偽りの勝利は、あなたの心を空虚にする。気を紛らわせるほどに、虚しさが増す。この場所には、心を潤す雨音はない。あなたの魂には、ここは狭すぎる。
だから──あなたの疲れ、あなたの無力さは、ただアッラーにだけ打ち明けなさい。アッラーこそが、慈悲深きお方。あなたを消耗させたものを、アッラーに訴えなさい。あなたを悲しませた者を、アッラーに話しなさい。
決してアッラーを他人に訴えてはならない。人々をアッラーに訴えなさい。慈悲のない者たちに、慈悲深き方を訴えるべきではない。慈悲のない者たちは、慈悲深き方に訴えられるべきである。
Dedi ki: “Ben tükenmişliğimi ve hüznümü sadece Allah’a arz ederim; benim bildiğim Allah sizin bildiğiniz [Allah gibi] değil."
Gör ki, senin tükenmişliğini görüyor Allah. “Bittim” dediğinde “Yettim!” demeye hazır. Anla ki, kederlendiğini biliyor. Yitirdiklerinin ardı sıra ağlayışını duyuyor. İçinin saklı sancılarını ciddiye alıyor. Çaresizliğinin sessiz çığlıklarından haberi var. Kendini anlatma ihtiyacını biliyor. Anlaşılmaya acıktığını görüyor. Şehirlerin sağır duvarları anlamaz seni. Vitrinlerin parıltısı hemhal olmaz seninle. Seni kandırmaya ayarlı şaşaalı vaatler kanatıyor kalbini. Anlık hazlarını çoğaltmaya yönelik oyuncak zaferler kalbini boş bırakıyor. Oyalandıkça hüsrana uğruyorsun. Yok buralarda sana serinlik sunacak o yağmur sesi. Senin gönlüne yetmiyor buralar.
Tükenmişliğini, çaresizliğini sadece Allah’a söyle. O’dur merhametli. O’na şikâyet et seni tüketeni. O’na söyle seni kederlendireni. Sakın O’nu başkalarına şikâyet etme. O’na şikâyet
et başkalarını. Merhametsizlere şikâyet edilmez merhametliler merhametlisi. Merhametsizler merhametliye şikâyet edilmeli.

Bu özel eseri bağışlayan Albayrak Grubu'na teşekkür ederiz.
Tizi reftar olanın payine damen dolaşır/ulaşır menzil-i maksuda âheste giden
Tatlı bir efsunu besler, eşsiz bir uyumu anlatır ‘âheste’ kelimesi. Modern psikolojinin kuramlarının eline avucuna sığmaz “âheste”nin akışkan anlamı. “Uyum” desek yetişmiyor. “Yavaş” desek, uzak kalıyor. “Denge” desek, soğuk duruyor. Yahya Kemâl’in muhteşem şiirinde çağıldar o anlam. Kırılgan bir kalbe refakat eder. Hassas bir ruhla gece yolculuğuna çıkar. Tarifsiz bir yumuşaklıkla saklar insanın yaralarını. Göstermeye utanılan yaraları görmüyormuş gibi yaparak, belki de görmeyerek, sahibini utandırmadan sağaltmanın eşsiz şefkatini fısıldar: Âheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın/Bir âlem-i hayâle dalan âb uyanmasın. Hem sevgiliye doğru gitmeyi hem de o gidişi sevgiliyi uyandırmayacak nezaketle yapmayı ifade eder. Mehtabı uyandırmayacak razı olunmuş bir sessizlik. Kürekleri suya daldırdığı halde hayâl âlemine dalmış suyu uyandırmayacak mesafeli yakınlık. İllâ sevgiliye doğru gidilecektir ama ona doğru giderken kabul edilmemeyi göze alma nezaketi, reddedilmeye seve seve razı olma letafeti…
İnsanın kendine özüne doğru yolculuğunda hem oraya ulaşma kararlılığı hem ulaşılırsa onu rahatsız etmeme acelesizliği gerekir. İnsanın kendi içinde sakladığı, daha ötesinde, kendinden bile sakladığı sıcacık közü, üzerine yığılmış külleri nazikçe üfleyerek canlı tutmalı terapist. Bilmeli ki küller közü hem soğutur hem canlı tutar. Bir tür “kış uykusu” bahşeder hem yanan hem yakan k/özlere. Ürkütecek denli aceleyle açığa çıkarma derin benliğin sırlarını ki sahibi ürküp uzaklaşmasın. İnsanı insan yapan, kendisinden sakladığı sırlarıdır. Âheste çek kürekleri, ansın, anlasın ama uyanmasın, yanmasın…
Yorumlar